İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Biz Kimiz!

Emek ve demokrasi mücadelesi kaygısı taşıyan, ancak bu mücadelenin yürütülmesi ve başarılmasında mevcut yapılarda umut görmeyen, herhangi bir yapı içerisinde olmamış/ya da bir şekilde yolları ayırılmış, umutsuzların umudu olmaya çalışanlarız. Örgütlülüğe karşı değiliz, ancak eskimiş örgütleme tarzının, örgütlere ve mücadeleye zarar verdiğini düşünerek, yeni çağdaş tarzların yaratılması gerektiğini düşünenleriz.
Amacımız:
Sendika, görüş, cins, ırk, mezhep, inanç vb. ayrımı yapmadan, ekoloji, kadın, ezilen ve sömürülen kesim ve katmanlarla birlikte, emek ve demokrasi mücadelesi içerisinde yer almak ve işçi, emekçi, kadın, genç, köylü, çalışan, emekli, esnaf vb. toplumun her kesiminden herkesi bu mücadele içerisine katacak ve birleştirecek bir platform oluşturmak.
Siyasi partilerden sendikalara, kurumlardan, odalara, meslek örgütlerine, derneklere kadar mevcut yapılanmaların birçoğunun örgütlenme modeli ve yönetim şekli biat kültürüne/lidere dayalı, gelenekçi ve otoriter şekildedir. Tüm yapılara sirayet etmiş olan yönetim anlayışı ve örgütlenme yapısını kökünden değiştirmek gerekmektedir. Çağımızda gelişen bilim, teknoloji, iletişim, yaşam tarzı, kişisel düşünce/gelişim/ilgi/istek/ihtiyaçlara saygılı ve önem veren, sadece siyah/beyazı değil, tüm renkleri görebilen, dar bakışlı değil, geneli görüp geniş düşünebilen bir yapılanmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu da ancak; herkesin uyacağı katı kuralları olan, statükocu, klasik, dar, kapalı, katı, sert, dayatmacı, farklılıklara, çok sesliliğe tahammülsüz, sabit fikirli, bürokratik bir model yerine; esnek, değişip dönüşebilen, tam demokratik, katılımcı, her kararın kolektif alındığı, çoğunluk kadar azınlık haklarına önem veren, herkesi geniş bir şemsiye gibi içine alan, muhalefeti/eleştiriyi/özeleştiriyi, öneriyi/kolektif düşünceyi boğan değil; geliştiren, şeffaf, adil, insan hak ve özgürlüklerine saygılı bir yapılanmayla mümkündür.
Halen mevcut, emekten yana sol yapılanmaların çoğu bu halleriyle iş yapmak yerine toplantılara, iç, dış tartışmalara boğulmuş, kibirli, kendini devam ettirebilme çabasına düşerek darlaşmış, birleşmek dedikçe kendini dayatarak, hastalığını yayarak ayrışmış/bölünmüş durumdadır. Diğer liberal, sağ, inanca ve milliyete dayalı yapılanmalar ise yöneticilerin kişisel hırs, ekonomik kazanç ve kariyerini tatmin etmekten, üyelerinin sorunlarını çözmeye ve uğraşmaya vakit bulamaz durumdadırlar.
Platformumuz, geleceğe yönelik, uzak, büyük, devrim, sosyalizm, iktidar vb. hedefler koyarak hiçbir şey yapmamak yerine, bu güne dair, güncel, yakın ve başarılabilir, emek ve demokrasi mücadelesini hedef alarak gereğini yapan bir yerde olmalıdır. Bu tutum, tüm yapılarda aynı sorunları yaşayan, aynı şekilde ekonomik, anti demokratik, aynı koşullarda çalışan, aynı havayı soluyan, yaşayan, ezilen, her görüşten, her milliyetten, her inançtan, sağcı, solcu, ulusalcı, komünist, Kemalist herkesi emek ve demokrasi mücadelesinde birleştirmenin önünü açacaktır. Böl, parçala, yönet taktiğini boşa düşürecektir. Ancak bu şekilde platformumuzu ete kemiğe büründürerek ayağa kaldırıp, bağımsızların umudu, birliği, güvencesi, sesi, soluğu, cesareti olabilir, emek ve demokrasi mücadelesine yeni bir ses, yeni bir nefes katarak tüm yapıları etkileyebilir, mücadeleyi birleştirebiliriz.
Bunları başarabildiği ölçüde aşağıdaki olumluluklar da yaşanacaktır:
• Herhangi bir yapı içerisinde olup umudunu kaybederek yalnızlaşıp örgüt ve mücadele dışında kalanları, mevcut yapılar içerisinde bir şekilde örgütsüz olmaktan iyidir diye duran, enerjisi kaybolmuş, kenarda seyredenleri, hiç bir yapıda örgütlenmemiş, güvensizlik ve damgalanma korkusuyla uzak duranları emek ve demokrasi mücadelesine katabilir,
• Mevcut yapıların çoğu ismi eskimiş, damgalanmış, kirlenmiş, etkisizleşmiş, güç kaybetmiş, güven, prestij kaybetmiş olmaları sebebiyle; sağcısı/solcuyu, solcusu/sağcıyı, bir milliyete/ mezhebe yakın olan diğerini etkileyemez örgütleyemez duruma gelmiştir. Oysaki sorunlar ve çözümler aynıdır. Bu bölünmüş, parçalanmışlığa karşı platformumuz bütünlüğü oluşturmaya bir ön adım olabilir,
• Platformumuzun yaygınlaşması, etkinleşmesi, mevcut anti demokratik, dar yapıların olumlu yönde etkileyerek kendilerine çekidüzen vermelerini sağlayabilir.
• Bağımsızların Umudu, siyasi parti, örgüt, sendika, dernek vb. değil bir platformdur. Platform gelişip, yaygınlaşıp, etkin, kitlesel hale geldiğinde ihtiyaç duyulan yapıyı kendi içerisinde şekillendirerek çıkartacaktır.
Çünkü günümüzde dar, katı, kavgacı, sert, değişmez, sabit fikirli yönetim anlayışı, örgütlenme biçimi, yaşam tarzı yerine; sevgi, saygı, hoşgörü, demokrasi, eşitlik, özgürlük, esneklik, şeffaflık olan yönetim anlayışı, örgütlenme biçimi, yaşam tarzı hakim olmalıdır. Bu platformumuz ‘Bağımsızların Umudu’ ile hayat bulacaktır.
Bunun için bilimsel, teknolojik, düşünsel her türlü alt ve üst yapı hazırdır. Yeter ki BİR ADIM ATALIM.
BAĞIMSIZLARIN UMUDU…BU!…

4 Yorum

  1. Zeynel Abidin Celebi Zeynel Abidin Celebi 9 Eylül 2020

    Çok değerli bir gririşim. Buna önayak olanları kutluyorum. içinde bulunduğumuz koyu anti-demokratik ortamda, sanki bu ortama ayak uydurucasına “solculuk ve devrimcilik” yapıp hiç bir şey elde edemeyen ve kitlelerden gittikçe koparak adeta birer tarikat yuvası haline gelen, yasal veya yasadışı örgütlenmelerle bir yere gidilemeyeceği, bir çıkış yakalanamayacagı çok aşikar.. Belki bu tür sağduyulu, soğukkanlı ve problemi görüp önyargısız çözüm arayışı içerisindeki bir yapı , “örgüt” enflasyonu içindeki örgütsüzlüğe bir çare olabilir.
    Çıkış manifestonuzu okudum. Katılmamak elde değil ancak kendimce bulduğum bazıeksik ve/veya yanlış noktaları ve bunlara alternatif, geliştirici önerilerimi sizlerle paylaşmak isterim..
    Öncelikle isim ve hedef kitlesi konusu sıkıntılı. Sanırım buradaki bağımsızlardan kasıt, halihazırda herhangi bir örgütlenme içerisinde yer almayan veya alsa bile kendini mevcut statükocu yapı ve görüşe aykırı gören veya o yapı tarafından öyle görülen bireylerdir.. Bu doğrudur ancak kendi hedef kitlesini daha baştan sınırlayan bir içeriğie sahiptir. Bu tanım yerine temel insan haklarını savunan, her türlü canlı ve cansızıyla doğaya dost, yüksek ahlaki değerleri savunan, eleştiri ve özeleştiri hakkının kutsal olduğunu düşünen daha kapsayıcı bir tanım düşünülemez miydi?..Mesela Adalet,Hurriyet ve Doğa Hareketi gibi.. Buradaki Adalet, her türlü eşitsizlik, ırk,cins,renk, miiliyet,dil vb ayrımcılığa itirazı tanımlıyor, Hurriyet ise topluma karşı sorumlu bireyin kişisel haklarını mümkün olduğunca esnetip genişletmek, hegomonik bir gruba karşı dezavantajlı olan, baskı gören diğer grupların (hayvanların, milliyetlerin, dini inançları baskı altında olanların, cinsiyet ayrımına uğrayanların vb.lerinin) haklarını savunmayı tanımlar.. Doğa ise adı üstünde her türlü doğa kıyımına , cevre katliamına, yenilenemeyen enerji kaynaklarına muhalif olmayı tanımlıyor. Tabi bu sadece bir öneri. Bunun çok iddialı bir isim olduğu düşünlürse, daha alçak gönüllü bir isimlendirme önerilebilir.
    ikincisi kullanılan dil ile ilgili. Mümkün olduğu kadar, okuma yazması olmayan sokaktaki insanın bile rahalıkla anlayabilecegi basitlikte kavramlarla ifade tarzı seçilmeli, cetrefilli, çok yeni ve az kullanılan kelimeler yerine eskiler kullanılmalı, yüksek perdeden entellektüel bir dil kullanılmamalıdır. Bu hem meramın daha kolay ve hızlı anlaşılmasını kolaylaştırır hem örgütlenmede hız kazandırır. yukarıdaki paragrafta özgürlük kelimesini özellikle kullanmadım, çünkü hürriyet kelimesi hem bilinirlilik hem anlam genişliği bakımından daha yaygın kullanımı olan bir kelimedir.. Bu örnekler çoğaltılabilir..
    Üçüncüsü, her hareket, temeli sağlam bir dünya görüşüne sahip olmalıdır. Bu dünya görüşü öyle kurgulanmalıdırki mümkün olabildiği kadar hiç bir boşluğa meydan vermemelidir. Görüş belirtemediği konularda da dürüstçe bu konuda henüz gelişme kaydedilmediği belirtilmelidir. Bu dünya görüşü ilmek ilmek örülmeli,önce en basit ve herkesi ilgilendiren konularda görüş oluşturulmalı, sonrasında tüm toplumu, diğer toplumları ve dünya ve doğayı ilgilendiren, maddi ve/veya manevi tüm konulara değinebilme cesareti göstermelidir. Mesela insan tabiatındaki ozdeşlikler ve ayrılıklar, ahlaki değerler, toplumsal ilişkiler, hayvan ve bitki hakları, doğayla ilişkiler, evrene ait görüşler, inanaçlar ve inançlara yaklaşım, laikliğin tanımı ve savunusu, evrensel insan hakları vb.vb..
    Dordüncüsü eleştiri ve özeleştiri hakkının kutsallığı, Eleştiri hakkı malum , herkes tarafından bol bol ancak sorumsuzca kullanılıyor. Eleştiri hakkı, doğru ve yapıcı bir şekilde kullanıldığında, sorunları cözmede etkili bir silahtır, ancak sadece karşısındaki suçlayıcı ve küçük düşürücü şekilde kullanılıyorsa tam tersine yıkıcı olur. Bu konuda söylemde dikkatli olmak lazım. Ama asıl önemli olan özeleştiri verebilmek bu konuda samimi olduğunu deklare edebilmektir.. Insanları, grupları, politik örgütlenmeleri, kendileri hakkında samimi ve dürüst eleştiri yapabilmelerini özendirilmeli ve bu özeleştirere uyulup uyulmadığı titizlikle kontrol edilmelidir..
    Beşincisi, Yüksek ahlaki değerleri ve erdemli olmayı savunmak ve bunu kişi ,grup ve toplumun her alanında uygulanmasını takip etmek, talep etmek gerekmektedir. Felsefenin ve hemen hemen tüm dinlerin çıkış noktası buyken, bunu es geçmek veya bu tür konuları felsefe ve dinlere pas etmek onulmaz bir hataya düşmek demektir…Elbette bu tür değer yargılarının kişi,grup, sınıf ve toplumlara göre göreceli olduğunun, mesela birinin hırsızlık olarak gördüğünü, diğerinin yer değiştirme veya adaletin yerine getirilmesi olarak görüldüğünü, gene birinin cinayet dediğine diğerinin nefsi müdafa diyebildiğini biliyorum. Ancak en azından dostlar arasında , yalana dolana dayanmayan, sömürü, ayrımcılık ve hoşgörüsüzlüğe karşı ve birbirlerine dürüst ve samimi davranışlar gösterecegini deklare ettiğini açıkça ilan etmiş grup ve toplumlar içindeki kişilerden bu tavrı beklemek hakkımız olmalı diye düşünüyorum. bu tür tarz geliştirmek, örgütlenmesi istenen yapnın güvenilir ve uzun ömürlü ve genişlemeye açık olmasının da garantisidir diye düşünüyorum..
    Bizar uzun bir yorum yazısı oldu ama bu vesile ile düşüncelerimi dile getirmiş oldum. Sürçü lisan ettiysem affola.. Sizlere yürüdüğünüz yolda başarılar dilerim..

    Zeynel A.Çelebi
    09.09.2020

    • bagimsizumut bagimsizumut Yazar | 16 Eylül 2020

      teşekkürler katkılarınız için. bizi facebook, intagram, twetter den de takip etmenizi isteriz. eleştiri, öneri ve katkılarınız bizim için önemli. bağımsızların umudu olarak hedef kitlemiz sizin tarif ettiğinizle sınırlı değil. emek ve demokrasi mücadelesinde taraf olmak isteyen, eşitlik, özgürlük, doğa mücadelesi vermek isteyen herkesi hedef alıyor esasında. biz platform olarak şu şudur, bu budur gibi her şeye kesin yargılı, vahiy misali nokta koymak yerine virgüllerle beraber devam edelim ve birlikte doğruyu bulmaya çalışalım diyoruz. iyi günler…

  2. serdar sinan yalçın serdar sinan yalçın 5 Aralık 2020

    merhaba, antalyadayım. sinanizmir@gmail.com mail adresim. bu gruplardan bıktım bıktım bıktım!!!! o nedenle çok kıymetli bir girişim bu. whatsapp grubunuz varsa mailden ulaşın, oraya da eklenelim.

    • bagimsizumut bagimsizumut Yazar | 26 Ocak 2021

      maille bilgi gönderildi. ilginiz için teşekkürler. iyi günler…

Bağımsız mısınız? Bize yazın...

Mission News Theme Compete Themes tarafından yapılmıştır.
%d blogcu bunu beğendi: