İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Seçimler, emek ve demokrasi mücadelesi

SEÇİMLER, EMEK VE DEMOKRASİ MÜCADELESİ
İktidarın uzun süredir uyguladığı ekonomik ve siyasi politikalar; emek alanında hakların kısıtlanması, kayıplar, hak arama ve grevlerin yasaklanması sonucunu doğurmuştur. Bu durum ekonomik krizle birleştiğinde işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığını arttırmıştır. Demokrasi alanında ise her gün biraz daha hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük ve barıştan uzaklaşılarak anti demokratik, tekçi anlayış hakim kılınmaya çalışılmış, inanç ve milliyetçilik bu durumun sağlanmasının aracına dönüştürülmüştür. Bu uygulamalar sonucunda üretim, tarım, hayvancılık ciddi zarar görmüş, istihdam daralmıştır. Birçok kamu kurum ve kuruluşu özelleştirilmiş, yabancı yatırımcıları çekmek için ödeme “müşteri” garantili hastane, köprü, tünel, otoban, HES vb yaptırılarak gelecek ipotek altına alınmıştır.
Devlet imkânları, sosyal yardımlar, basın, yayın, medya, internet, tv ve radyoların tamamı iktidarın ihtiyaçları doğrultusunda seferber edilmiş, farklı hiçbir sese yer verilmemiş, imkân sağlanmamıştır.
Uzun süredir sürdürülen baskı, manipülasyon, ötekileştirme, yok sayma, algı operasyonu vb. uygulamalar seçim döneminde arttırarak sürdürmüştür.
Bu koşullarda gidilen seçimlerde iktidar istediği sonucu alamamış, seçmenler muhalefete yönelmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki, iktidar 7 Haziran’daki gibi genel bir oy kaybına uğramamıştır. Halkın iktidardan umudunu keserek değişiklik istemesi muhalefete yönelmesi, muhalefete uzun yıllardan sonra yeni mevziler kazandırması olumludur. Ancak bu mevzileri muhalefet 7 Haziran’daki gibi yok etmek yerine gerektiği gibi koruyabilirse. Bu sonuç iktidarın kendine gelmesine, muhalefetin iktidarı eleştirdiği uygulamalar yerine emek ve demokrasiden yana uygulamalar yapmasına sebep olabilir.
Seçimler sonucunda pratikte 3 siyasi partinin kaldığı, diğer partilerin kendi ideal, amaç ve söylemlerinden uzaklaşarak, kendilerini bu partiler üzerinden var etmek için ittifak yaptıkları, destekledikleri görülmektedir. Esas olarak destekledikleri partilere benzemekle birlikte bunlarla birleşmemelerinin sebebinin ise kendi varlık ve konumlarını, kendi kitleleriyle sürdürme cabaları olduğu görülmektedir.
Seçimlerin ortaya çıkarttığı diğer bir gerçek ise; kimin kimle ittifak yaptığıyla ilgilidir.İnanç, milliyet, ayrıştırıcı, düşmanlaştırıcı dil, terör, beka vb söylemlerin etkisinin özellikle büyük şehirlerde azaldığı, çok itibar görmediği gerçeğidir. Bundan sonraki süreçte herkes, herkesle açıktan ittifak yapabilecektir. Diğer bir gerçek ise, belirli bölgelerde sadece belirli partilerin seçileceği anlayışının yıkılmasıdır.
İktidar, muhalefete dönen ibreyi kendine doğru çevirmek için iki tür yönelime girebilir. Birincisi, 7 Haziran sonrası gibi baskı ve şiddetin çoğaldığı bir dönem, ikincisi ise gerçekleri kabul ederek, eksiklerin, yanlışların düzeltilmeye çalışıldığı çözüm odaklı dönem olabilir. Bu anlamda emekten ve demokrasiden yana tüm güçlerin, bu sonuçlara hazırlıklı olması, değişim gücünü sadece seçimlerde aramak yerine kendi güçlerinde görmesi, buna göre örgütlenme ve mücadelelerini yükseltmesi gerekmektedir.
Seçim öncesi, seçim süreci, sonuçları ve siyasi partilerin durumu, aday belirleme yöntemleri bize açık olarak göstermektedir ki, gerçekten birleşik emek ve demokrasi mücadelesi yürütebilecek ve bu noktada umut olabilecek örgütlülük ve kararlılıkta güçlü bir yapı bulunmamaktadır. Bu anlamda şimdiye kadar söylediğimiz ve Bağımsızların Umudu’nun var olma sebebi olan, daha önceki yazılarda açıklamaya çalıştığımız, başta siyasi partiler ve sendikalar olmak üzere, dernekler, odalar, kurumlar, meslek örgütleri vb tüm örgütlü yapıları da eksikliklerini giderip, demokratik, şeffaf, üyelerin doğrudan söz ve karar sahibi olduğu yapılar haline getirmek gerekmektedir. Ancak kendi içerisinde bunları yaşama geçirebilen örgütler emek ve demokrasi mücadelesini gerektiği şekilde yürüterek, geniş kitlelere ulaşarak güven verebilir ve etkili olabilir. Bu şekilde irili ufaklı bütün parti, sendika, dernek vb gibi emek ve demokrasiden yana örgütler; ön yargılarını, darlıklarını, kendi çıkarlarını bir kenara bırakıp emekçilerin çıkarları için bir araya gelip mücadele edebilirler. Gün şuna buna bel bağlanma günü değil, emekçilerin ve halkın kendi gücünü açığa çıkartma, bu güce güvenme günüdür. Ülkemizde emekten, demokrasiden yana olduğunu söyleyen örgütlerin geçmişi en az 60-70 yıllı bulmaktadır. Daha genç gibi görünen siyasi yapılar ise bir şekilde buralardan ayrılanlar/kopanlardan oluşmaktadır. Bu halleriyle kendilerini yenilemek ve geliştirmek yerine, içe kapanıp daralma yaşamaktadırlar. Var olan örgütleri mücadele içerisinde dönüştürmek ve mücadeleye sevk etmek, örgütlü olmayan kesimleri de mücadeleye kazanmak için yeni bir ses, yeni bir nefes ve yeni bir umuda ihtiyaç bulunmaktadır. Bağımsızları Umudu bu ihtiyaçtan doğmuştur. Bu yüzden örgütlerin bir araya geldiği bir yapı değil, emek ve demokrasiden yana kişilerin bir araya geldiği bağımsız bir platformdur.
Sonuç olarak, emek ve demokrasi mücadelesinin başarıya ulaşabilmesi, sadece seçimlerle, iktidar ve muhalefet partileriyle birlikte olmakla değil, emekçilerin ve halkın örgütlü, örgütsüz bütün kesimlerinin hayatın her alanında mücadelesiyle mümkün olacaktır.

İlk yorum yapan siz olun

Bağımsız mısınız? Bize yazın...

Mission News Theme Compete Themes tarafından yapılmıştır.
%d blogcu bunu beğendi: