SENDİKALARDA KONGERE VE SEÇİM SÜREÇLERİ
Sendikalarda seçime indirgenmiş kongreler, üyeden uzak seçimler diyerek başlarsak abartmış olmayız sanırım.
Kongre süreçlerinin geçmişin değerlendirildiği, geleceğin planlandığı süreçler olması gerekmektedir. Ancak gerçekte durum çok farklılaşmıştır. Kongre süreçleri, bir yandan; üyelerden uzak, gizli-saklı hangi grupların, hangi siyasi çevrelerin yönetime, diğer organlara, hangi görevle, kaç kişi gireceği, pazarlıklarından öteye gitmemektedir. Diğer yandan; yine üyelerden uzak, gruplar ve siyasi çevreler kendi içlerinde kimin hangi göreve aday olacağını belirlemektedir. Bu belirlemeleri yapanlar, üye ya da üye olmayanlardan oluşan birkaç kişiden ibarettir. Bu süreçte üyelerin çok az bir kısmını oluşturan aktif üyeler, birbirlerini delege seçimleriyle kırmaya devam etmektedir. Üyelerin çoğu olan bitenden habersiz, kimlerin hangi amaçlarla aday olacağına ilişkin hiçbir söz ve karar hakkı olmadan, etkisiz, edilgen, seyirci bir şekle itilmişlerdir. Delegelerin ise; kendilerine dayatılan listeyi oylamak dışında başka bir işlevleri olmamaktadır. Bu gerçeklikler yıllardır bilinmesine karşın iktidarda olanlar, iktidarda kalmak dışında, bu sorunların düzeltilmesi için bir çalışma yapmamaktadır. Sadece kongre dönemi pazarlıklarında rakamsal olarak aktif üye sayısı tavan yapmaktadır. Şöyle ki; pazarlığı güçlendirmek için delege sayıları dillendirilirken, nerdeyse toplam sayının 3-4 katını bulan rakamlardan bahsedilmektedir. Bütün bu sorunlar ortadayken, sendikayla üyelerin aralarının açıklığı, sahiplenmeme, üye kayıpları, eylem, etkinlik ve çalışmalara katılımın düşüklüğü gibi konulardan rahatsızlık sık sık dile getirilmektedir. Sorunun özü olan çözümler yerine, çözüm olmaktan uzak örgütlenme, bir birini tekrar eden kısır döngüye dönüşmüş eylem takvimi, etkinlik, hashtag kampanyaları gibi tali çözümler aranmaktadır. Sorunların kaynağı olarak sadece sendikalar üzerindeki baskılar, insanların çekingenliği gerekçe gösterilmektedir… Oysaki korku da, cesaret de bulaşıcıdır. Emekçilerle bağlantıyı koparan temel sorun; üyelerin genel amaç ve çıkarlarıyla, yönetimleri oluşturan grupların, siyasi çevrelerin genel amaç ve çıkarlarının farklılaşmasıdır. Sendika ve üyelerin öncelik, çıkar ve amaçlarının yerini bu grup ve siyasi çevrelerin öncelik, amaç ve çıkarlarının almasıdır. Bunun yanında örgüt içi demokrasinin işletilmemesi, örgütsel şekilleniş, yönetim anlayışı, kararlara katılım vb. nin olmayışı da üyelerin uzaklaşmasını arttırmıştır.
Sorunların çözülebilmesi için iki yönlü bir çalışmanın yapılması gerekmektedir:
Birincisi üyelerle ilgili; üyelerin sendikalara sahip çıkması, demokrasi bilincinin gelişmesi, kararlara, yönetime, organlarda görev almaya, yeni üye kazanma çalışmalarına, eylem ve etkinliklere aktif olarak katılarak sendikayı içselleştirerek, bütünleşmesi için;
İkincisi; sendikaların içerisinde bulunduğu bu durumu değiştirmek, kolektif karar alma, kolektif yönetim anlayışını geliştirmek, sendikayı yöneticilerin malı olmaktan çıkartıp bütün üyelerin sahiplendiği ve aktifleştiği, demokratik, katılımcı, açık, şeffaf yerler olarak emek ve demokrasi mücadelesinin güçlü bir bileşeni haline getirmek için; birçok şeyle birlikte, aşağıdakilerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bazı talepler bazı sendikalarda uygulanıyor, bazıları uygulanmıyor olabilir. Önemli olan bunların tamamının tüm sendikalar tarafından uygulanmasını sağlamaya çalışmaktır.
- Delegelik sistemi kaldırılarak doğrudan seçim yapılmalıdır,
- Üyelerle temasın güçlenmesi için, organlara aday olabilmek için üyelerin %10 unun önerisi şartı getirilmelidir,
- Üyeler işi yönetime, yönetim işi başkana bırakmaktadır. Bunun değişmesi için yönetim/yürütme, denetim, disiplin, temsilci, kurul, komisyon vb tüm organlarda başkanlık/sözcülük dönüşümlü olmalı, bütün organda görev yapanlar eşit görev, yetki, sorumluluğa sahip olmalıdır.
- Organ toplantıları üyelere açık yapılmalı, her alanda, kolektif karar alma, yönetime katılma, örgütlenme, şeffaflık sağlanmalıdır.
- Oganların kararları yayınlanarak, üyelerin takibi sağlanmalıdır.
- Organlara seçilmişler, üyelerin %51 talebiyle, geri çağrılabilmelidir.
- Tüm üyelerin işyeri temsilcisi gibi çalışması sağlanmalı, temsilcilik dönüşümlü yapılmalı, en çok 50 üyeye 1 temsilci sağlanmalıdır.
- Sendikacılığın profesyonel bir meslek gibi, bireysel ya da grupsal çıkar merkezi gibi görülmemesi için; Profesyonellik sadece genel merkezlerle sınırlandırılmalı, profesyonellerin maaşı çalışırken aldıkları maaşla sınırlandırılmalıdır.
- Bir organda en çok 2 dönem bulunma kuralı getirilmelidir.
- Ekonomik harcamaların denetimi bütün üyelere açık olmalı, aylık gelir-giderler yayınlanmalıdır.
Sendikaların mevcut tıkanmışlığını aşıp, üyelerle ve üye olmayanlarla bağlarını geliştirip, eylem ve etkinlik yapmaya, örgütlenmeye mecali kalmamış durumunu düzelterek, emek ve demokrasi mücadelesinin sözde değil, güçlü bir bileşeni olması için bu saydıklarımızı hayata geçirmemiz gerekmektedir.
Bütün bunları hayata geçirmeye çalışırken, bir yandan kongrelerdeki tutumumuz ne olmalıdır? Mevcut durumu eleştirerek düzeltmeye çalışmanın yanında kongrelerde nasıl bir yöntem izlemeliyiz?
- Sendika kongrelerinin, geçmişin değerlendirildiği geleceğe yönelik kararların alındığı organlar olması sağlanmalıdır.
- Sendika kongrelerine önceden belirlenmiş listelerle, adaylarla çıkılmamalıdır.
- Kişi, gurup ve siyasal çevrelerle aday pazarlığı yapılmamalıdır.
- Kongre sürecinin başında, ulaşılabilen tüm üyeler, kişi, grup ve siyasi çevrelerle birlikte toplantı yapılarak, tüm adaylar açık bir şekilde belirlenmeli ve belirlenen adaylar desteklenmelidir. Böylece guruplarla değil, üyelerle birlikte olmanın önü açılacaktır.
- Uygulamada karşı olduğumuz delegelik sisteminin kaldırılması için uğraşır ve bunun çalışmasını yaparken, delege ve organ seçimlerinde hiçbir kişi, grup ve siyasi çevreyle ittifak yapmadan ve hiçbir kimseyi kırmadan süreç yürütülmelidir.
Bağımsızların umudu…BU!…

İlk yorum yapan siz olun